BLOG

KIŞ AYLARININ VAZGEÇİLMEZİ-TARHANA ÇORBASI
ÇAY İÇ DAMI DOLAŞ TARHANA İÇ DAĞI DOLAŞ….

Bu soğuk kış günlerinde hepimizin içini ısıtan sıcacık tarhana çorbasından bahsetmemek olmazdı...
Tarhana faydaları ve besleyici yönü ile uzun yıllar önce Türk toplumunun kültürel hayatına girmiştir.
Bir Türk atasözünde tarhananın bu özellikleri vurgulanırcasına “ çay iç damı dolaş, tarhana iç dağı dolaş” denmesi de bu çorbanın önemini bize bir kere daha hatırlatıyor diye düşünüyorum.
Kökeni çok eski tarihlere dayanan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ayak bastığı her yere tarhanayı da götürmeleri sonucu, onun çeşitli ülkelerde de bilinmesi sağlanmıştır.
Türklerin eski zamanlardan beri tükettikleri bir çorba çeşidi olan tarhana, genel olarak, tahıl, süt ve sebze grubundan besinlerin karışımı ile hazırlanmaktadır. Türk mutfağında çok ayrıcalıklı bir yeri olup,  Anadolu’da kış için hazırlanan yiyecekler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Tarhananın Türk damak zevkine uygun olması, kuru durumda oldukça uzun süre ve kolaylıkla saklanabilmesi, üretiminin-pişirilmesinin kolay olması ve besin ögeleri açısından zengin olması gibi özellikleri dikkate alındığında, bu geleneksel besinimiz üzerinde daha fazla durmak gerekmektedir.
TARHANA VE SAĞLIK
Tarhana; genel olarak buğday ürünleri, süt ürünleri, bazı sebze ve baharatların karıştırılarak mayalanmaya bırakılması ( laktik asit fermantasyonuna bırakılması )sonucunda ortaya çıkan ürünün kurutulup öğütülmesi ile elde edilen, çorba hazırlanmasında kullanılan toz bir üründür.
Tarhanada temel bileşen olan un,  proteinin yapı taşı olan ve de  vücut için gerekli olan elzem dediğimiz amino asitlerden fakirdir. Ancak tarhananın bileşiminde yer alan yoğurtta ise  bu amino asitler bol miktarda bulunmakta, dolayısıyla  tarhana elzem  amino asitler yüzünden zengin ve yüksek kaliteli bir protein kaynağı olarak kabul edilmektedir.
Tarhananın ekşi ve asidik bir lezzeti vardır. İşte bu tattan sorumlu olan; mayalanmaya neden olan laktik asit bakterileridir.
Tarhananın mayalanması yaklaşık olarak 7 gün sürmektedir. Bu işlem sonrası hamurda oluşan organik asitlerin pH’ yı 3.8 civarına düşürmesi yani asidik yapması, zararlı mikroorganizmalar üzerinde engelleyici etki yaratmaktadır.
TARHANANIN SİNDİRİMİ KOLAYDIR.
Tarhananın  mayalanması sırasında laktik asit bakterilerinin oluştuğundan söz etmiştik . İşte bu mayalanma  esnasında ortamdaki protein, karbonhidrat ve yağ gibi öğelerin bakteri kültürleri tarafından ön sindirime tabi tutulmaları, tarhananın daha kolay sindirilebilmesi ve daha besleyici özellik kazanmasına yol açmaktadır.
TARHANANIN PROBİYOTİK ÖZELLİKTE OLDUĞUNU BİLİYORMUSUNUZ?
Tarhana gibi fermente ürünlerin probiyotik özellikte olduğu  düşünülmektedir .
Probiyotikler; besinlerle alınan ve belirli miktarlarda alındığında bağırsak florasını dengeleyip, sağlığı olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalardır.
Probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmaların çoğu laktik asit bakterilerindendir . Laktik asit bakterilerinin bir kısmı fermente besinler ile zarar görmeden mide bariyerini geçerek bağırsaklarda tutunabildikleri için bağırsak sisteminde zararlı bakteriler üzerine baskı yaparak vücudun bağışıklığını güçlendirirler.
Kanserojen ön maddeleri parçalayarak kansere karşı koruyucu etki gösterirler.
 Tarhana içerdiği diyet lif ile kan kolesterol seviyesinin dengeli tutulmasına yardımcı olur ve kolon kanseri riskini azaltır.


SU İÇSEM YARIYOR DİYORSANIZ….


İstedim ki bu sayfadan sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşama dair paylaşımlarla doğru bilgileri, yeni gelişmeleri aktaralım. Bunu yaparken en dikkat edilmesi gereken konunun insan bedenine zarar gelmemesi olduğunu unutmayalım. Oysa günümüzde kulaktan dolma bilgilerle, yanlış yönlendirmelerle bir çok kişi sağlıklı olayım derken sağlığından olabiliyor.
Gerek bedenen , gerek ruhen sağlıklı olmanın temeli  , kişinin önce kendisini  ve vücudunu tanımasından geçiyor. Acaba tanıyormuyuz? Ne kadar suya ihtiyacımız var, ne kadar protein, ne kadar karbonhidrat gerekli biliyormuyuz? Yoksa yağ zararlı, ekmek zararlı  , meyve çok şekerli yemeyelim, et çok faydalı yiyelim gibi bilgi karmaşasıyla bedenimize zarar verdiğimizin farkındamıyız!...
                Öncelik vücudu tanımaksa bilmeliyiz ki vücudumuzun yüzde 60-70 i sudur. Tıpkı Dünyanın da  dörtte üçünün su olduğu gibi.  Yani  yaşamın temel kaynağı. O zaman SU İÇSEM YARIYOR diyorsanız aslında doğru söylüyorsunuz. SU kesinlikle  yarıyor.
GÜNDE NE KADAR SUYA İHTİYACIMIZ VAR?
Vücut suyunun bir kısmı hücre içinde, bir kısmı hücre dışında bulunur. Bu ikisi denge içerisindedir. Normal şartlarda 1 günde  ortalama terlemeyle  700 ml, solunumla 350 ml, idrar ile 1500 ml ve dışkı ile 150 ml  totalde 2700 ml sıvı kaybediyoruz. . Aynı şekilde içtiğimiz  Sıvılar ile 1600 ml ,  gıdaların içindeki su ile 850 ml ve metabolik su  ile 300 ml toplam 2700 ml sıvı da vücuda alıyoruz. Böylece denge korunuyor. İşte bu vücut suyunun içinde de sodyum, potasyum, magnezyum, klor, kalsiyum gibi elektrolitler  hep bir denge içinde bulunup yaşam döngüsünü devam  ettiriyorlar .  İnsan vücudu besin almadan haftalarca yaşayabilirken su olmadan ancak birkaç gün yaşayabilir.  Eğer halsizlik, uyku hali baş ağrısı ,konsantrasyonda azalma gibi şikayetlerimiz varsa  hücre içi ve dışı sıvı –mineral  dengemizi bozmuş olabiliriz. Sıvı  tüketimimizi ,günde 1.5-2 litre su tüketip tüketmediğimizi sorgulamakta fayda var.
SAĞLIKLI SIVI PİRAMİDİNE KULAK VERİN
Amerikan  Klinik Beslenme Dergisi sıvı piramidi yayınlayarak kişileri doğru sıvı tüketimi konusunda bilgilendirmeyi amaçlamış . Bu piramide göre ;
1.seviye –su;
Günlük sıvı ihtiyacının büyük kısmının su ile karşılanması tavsiye edilmektedir. Su “0 “ kalorili bir içecektir. Günde 8-10 bardak içilmesi önerilir.
2.seviye-çay ve kahve ;
Çay ve kahvenin kendisi kalorisizdir. Ancak içine eklenen süt, krema, şeker gibi faktörlerle kalorisi artmaktadır. Şekersiz tüketildiğinde günde 8 bardak çay,2-3 bardak kahve sıvı tüketiminde önerilmektedir.
3.seviye-yağsız veya düşük yağlı süt-soyalı içecekler;
Süt grubu kalsiyum içeriği nedeniyle günde 2-3 bardak tüketilebilir.
4.seviye-Kalorisiz yada tatlandırıcılarla tatlandırılmış içecekler;
Diyet içecekler, kalorili ve şekerli içeceklere oranla tercih edilir olsa da bu içecekler üzerinde uzun süreli yapılan çalışmalar bulunmadığı için daha dikkatli tüketilmesi uygun olacaktır.
5.seviye- Meyve ve Sebze Suları, Alkol
%100 meyve ve sebze suları vitamin ve kalori açısından zengin olmakla birlikte lif açısından fakir içeceklerdir. Bu nedenle yeterli lif alabilmek için meyve ve sebzenin kendisinin tüketilmesi daha uygundur. Alkolün bir gramı 7 kalori içerir. Bu sebeple her içkinin alkol oranına göre kalori değeri farklıdır
6. Seviye- Kalorili ve Şekerli İçecekler
Bu içecekler yüksek kalorili olmalarının yanı sıra hiçbir besleyici değeri de yoktur. Bu nedenle günde 1 bardaktan fazla tüketilmemesi tavsiye edilir.
Piramitten de anlaşılacağı gibi vücudun en temel  ihtiyacı “SU” sağlıklı yaşamında olmazsa olmazıdır.




MİDENİZDEN MEKTUP VAR

Tatile gideceğimizi öğrendiğimde çok sevinmiştim. 9 günlük uzun bir bayram  tatili…Açık havada yürüyüş, bol yüzme çok iyi gelecekti yorulan mide kaslarıma. Oksijen depolayacaktı hücrelerim .Ne de olsa bütün yıl çok çalışmıştım. Yemeyi çok seven , çok da hareketsiz bir bedenin midesiydim ben.
10 saatlik yolculuk sonrası öğle vakti  otele geldik. Otelde herşey dahil sistemmiş. Tabi insan aç olunca gözü de aç oluyor.
Önce çorba bölümüne ardından ızgara bölümüne uğrayan midemin sahibi , ızgaranın yanına pilavı ,soslu diğer besinleri doldurmuştu. Biraz da makarna almıştı çünkü bu makarna deniz mahsulleriyle yapılmış. Her zaman bulunmazmış… Masaya giderken pide standının önünden geçerken yayılan kokuya esir düştü ve pidelerden oluşan kuleyle doldurdu tabağını. Ben ise tatilde dinlenmeyi hayal ederken daha ilk günden  besinleri sindirme temposuyla karşılaşınca inanın pidelerin kaç dilim olduğunu bile sayamadım.
Sakin olmaya çalışırken iki tabak daha geldi masaya . Meyve ve tatlı tabağıymış. Sanki biz mideler boşmuşuz gibi birde asitli içeceklerin yemek borusundan üzerimize geldiğini duyunca oldukça gerilmiştim.
Midemin sahibi ailesiyle kendi aralarında konuşurlarken duydum. Saat 5 te dondurma –kuru pasta ve gözleme  servisi varmış. Neli dondurma severmiş…gözlemeyi neli yermiş…yanında ayran mı ,kola mı, Ice tea mi alalılm mış…Aman Allahım ….Daha sindirme işlemim bitmeden yenileri mi gelecekti.
Saat 7:30 olmuş…Akşam yemek sırasındaydı midemin sahibi ve ailesi. Otel açık büfe ve herşey dahil sistem ya…Öğle öğününün tekrarına birde zeytinyağlılar eklenip de iş yükümü artıran midemin sahibinin aslında yalnız olmaması, yaşlısı genci, erkeği kadını, çocuğu da bu şekilde beslenen midelerden oluştuğunu görmek  ne üzücüydü. Tatil 9 gündü ve aynı beslenme hatalarıyla geçecek 9 gün  beni epey yoracaktı.
Bu kadar kişinin biz  midelerinin  “yeter daha fazla yeme lütfen “ diye bağıma  seslerimizi  duymaması,   kendi bedenlerine verdikleri zararları farketmemeleri   karşısında tepkimizi bel bölgelerinde yağlanma ,kan tahlillerinde artan değerler olarak gösteriyoruz.  Sizleri hasta ediyoruz. Umarız bizi duyarsınız.
Kendi iç seslerine, bedenlerinin tepkilerine  kulak vermeleri dileğiyle…
Çünkü can boğazdan gelir ama  can boğazdan gider…